KILIÇ-KALKAN DESTANI
Güneş doğruldu, ateşler yandı, gök dumanlandı
Yetmiş ilden yetmişyedibin boy toplandı.
Otağlar kuruldu, karıştı boylar toylara
Puslu bir yaylada ilkbaharın gelişi kutlandı.
Bir bir yiğitler bir bir demir dövdükçe dağlar inledi
Bir çocuk bir dededen bir masal dinledi.
Yemişler yendi, memelerden bebeler beslendi
Birden bire bir yiğit ortalığa bir seslendi;
“Erler meydanda erenler meydanda
erleri yerlere serenler meydanda
bize yiğit derler diyenler, dursun divane
kılıca çifte suyu verenler meydanda.”
Cümle kalabalık içinden bir tir gibi bir yiğittir çıktı,
Başta keçe külah, çiçekli cepken, bağrı kalkan gibi açıktı.
çelik de bizde bilek de bizde
çelik gibi yürek de bizde
madem meydan okunmuş bir kez
varıp divane durak da biz de.
İki öbek yiğit geldi eksiksiz durdu karşı karşıya
İki öbek de güveniyor belli ki her iki kolbaşıya
Yar işlemiş acem şaldan, yağlık ikisinde de kanlı
İki ayrı yar, iki ayrı dağdı, iki ayrı delikanlı
Zülf-ü yare değecekmiş gibi uzaktı yiğitlerin arası
Kolbaşı bir çekti, semayı yıkacaktı “Has Dur” narası
O anlar kılıçlar kılıçlara, kalkanlar kalkanlara değdi,
Olanlar ki bir savaş değil, bir yiğitlik gösterisiydi.
Kılıçlar kılıçlara kalkanlar kalkanlara doydu
Yerde toprak ana akan al kanlara doydu.
Yar gibi tatlı ya, kar gibi soğuk geçti dövüş bir müddet
Durdu iki taraf, kolbaşlarının gözlerinde bir hiddet.
Beri çekildi herkes kaldı kolbaşları ortada
İşte şimdi erdi dövüş lezzetli bir tada
Kalktı kılıçlar, kılıçlarda kıvılcım karşılıklı geçtiler
Nicedir nice savaşta nice başı bu hamleyle biçtiler.
Biri Bak sağına, şimdi seni biçtim dedi
Biri “Bak soldan, peki nasıl da kaçtım.” dedi
Biri kılıcından emin yüklendikçe yüklendi
Biri kalkanına teslim direndikçe direndi
Sıçradılar göğüs göğüse havada bir an için kaldılar
Birbirlerinin nefesini yine birbirleri içine aldılar.
Bu itiş kakış içinden biri bir ani hamle yaptı
Savurdu kılıcı hasmının başından keçe külahı kaptı
Kaldı keyfiye boynunda, biri bir külaha baka kaldı
Belli ki kellenin gitmesine çok az bir fark vardı.
İkimiz de yiğit ikimiz de denk ya, bitmez bu cenk dediler
Kolbaşlarıyla yiğitler birbirlerine tebessüm ettiler.
Sevişenler gibi sarılıyordu şimdi şiddetli savaşanlar
Şimdi nerde daha bir dem önceki o hiddetli anlar
Bu yiğitlik gösterisinden nasibini bilcümle meydan aldı
Bu yiğitlik gösterisinden bana miras bir Kılıç Kalkan kaldı.
Dr. Ufuk AYDIN
Güneş doğruldu, ateşler yandı, gök dumanlandı
Yetmiş ilden yetmişyedibin boy toplandı.
Otağlar kuruldu, karıştı boylar toylara
Puslu bir yaylada ilkbaharın gelişi kutlandı.
Bir bir yiğitler bir bir demir dövdükçe dağlar inledi
Bir çocuk bir dededen bir masal dinledi.
Yemişler yendi, memelerden bebeler beslendi
Birden bire bir yiğit ortalığa bir seslendi;
“Erler meydanda erenler meydanda
erleri yerlere serenler meydanda
bize yiğit derler diyenler, dursun divane
kılıca çifte suyu verenler meydanda.”
Cümle kalabalık içinden bir tir gibi bir yiğittir çıktı,
Başta keçe külah, çiçekli cepken, bağrı kalkan gibi açıktı.
çelik de bizde bilek de bizde
çelik gibi yürek de bizde
madem meydan okunmuş bir kez
varıp divane durak da biz de.
İki öbek yiğit geldi eksiksiz durdu karşı karşıya
İki öbek de güveniyor belli ki her iki kolbaşıya
Yar işlemiş acem şaldan, yağlık ikisinde de kanlı
İki ayrı yar, iki ayrı dağdı, iki ayrı delikanlı
Zülf-ü yare değecekmiş gibi uzaktı yiğitlerin arası
Kolbaşı bir çekti, semayı yıkacaktı “Has Dur” narası
O anlar kılıçlar kılıçlara, kalkanlar kalkanlara değdi,
Olanlar ki bir savaş değil, bir yiğitlik gösterisiydi.
Kılıçlar kılıçlara kalkanlar kalkanlara doydu
Yerde toprak ana akan al kanlara doydu.
Yar gibi tatlı ya, kar gibi soğuk geçti dövüş bir müddet
Durdu iki taraf, kolbaşlarının gözlerinde bir hiddet.
Beri çekildi herkes kaldı kolbaşları ortada
İşte şimdi erdi dövüş lezzetli bir tada
Kalktı kılıçlar, kılıçlarda kıvılcım karşılıklı geçtiler
Nicedir nice savaşta nice başı bu hamleyle biçtiler.
Biri Bak sağına, şimdi seni biçtim dedi
Biri “Bak soldan, peki nasıl da kaçtım.” dedi
Biri kılıcından emin yüklendikçe yüklendi
Biri kalkanına teslim direndikçe direndi
Sıçradılar göğüs göğüse havada bir an için kaldılar
Birbirlerinin nefesini yine birbirleri içine aldılar.
Bu itiş kakış içinden biri bir ani hamle yaptı
Savurdu kılıcı hasmının başından keçe külahı kaptı
Kaldı keyfiye boynunda, biri bir külaha baka kaldı
Belli ki kellenin gitmesine çok az bir fark vardı.
İkimiz de yiğit ikimiz de denk ya, bitmez bu cenk dediler
Kolbaşlarıyla yiğitler birbirlerine tebessüm ettiler.
Sevişenler gibi sarılıyordu şimdi şiddetli savaşanlar
Şimdi nerde daha bir dem önceki o hiddetli anlar
Bu yiğitlik gösterisinden nasibini bilcümle meydan aldı
Bu yiğitlik gösterisinden bana miras bir Kılıç Kalkan kaldı.
Dr. Ufuk AYDIN